Padişahım çok yaşa, yaşasın yeni kral!
Halil Azizoğlu / Şırnak Ajans
Gazetecilik; vatandaşın haber alma ve doğru bilgilendirilme hakkına hizmet eden bir meslektir. Herkesin gördüğünü yazmak mı gazeteciliğin işi oldu, deniliyor. O noktayı bir kenara bırakalım. Asıl mesele daha derinde.
Bugün Silopi’de herkes, kendi dışındaki herkesi suçluyor. Kimse aynaya bakmıyor.
Düşünün ki; dün BDP Silopi teşkilatında üst düzey yöneticilik yapmış bir isim bile isyan ediyor ve açıkça şunu söylüyor:
“
Silopi halkı siyasete düşman değildir. Silopi halkı, kendisini yok sayanlara, tepeden bakanlara ve hesap vermeyenlere sırt çevirmiştir. Silopi’de yıllardır biriken öfkenin, hayal kırıklığının ve siyasetten dışlanan halk iradesinin açık bir ifadesidir bu. Artık susmanın, idare etmenin, görmezden gelmenin Silopi’ye kazandırdığı hiçbir şey kalmamıştır..”
Bu sözler ağırdır. Ama bir o kadar da düşündürücüdür.
Belediye cephesine baktığınızda tablo değişmiyor. Orada da kendi dışındaki herkes suçlu… Ama belediye değil. Siyasi yapı suçlu, muhalefet suçlu, basın suçlu, halk bile zaman zaman suçlu. Herkes var, bir tek sorumluluk yok.
Evet, ben şunu söylüyorum;
Her iki taraf da haklı.
Ama neden biliyor musunuz?
Çünkü her şeyden önce bizler, kendimizi güzel hizmetlerle anılan, yaşanabilir, nefes alınabilir bir şehre layık görmedik. Siyaseti de, yöneticileri de, suskunluğumuzu da bu zeminde şekillendirdik.
Birisi mesleği gereği bir şey paylaşıyor…
Hemen başka biri, bir yerlere şirin görünmek için, “eleştiri” adı altında saldırıya geçiyor.
Eleştiri değil bu; pozisyon alma çabası. Gerçeği savunmak değil, güçlüden yana durma refleksi.
Herkes biliyor aslında gerçeği.
Kral çıplak değil, çırılçıplak.
Ama kimse bunu yüksek sesle söylemek istemiyor.
Herkes “
yaşasın yeni kral” demeyi tercih ediyor.
Yetmiyor, bir de üzerine ekliyoruz;
“
Padişahım çok yaşa!”
Oysa mesele kralda değil.
Mesele, alkışlamaktan yorulmuş ama susmaktan vazgeçememiş bir toplumda.
Ve unutulmamalı;
Gerçekler susturuldukça kaybolmaz,
Sadece daha gür bir sesle geri döner azizim..