CİZRE SOKAKLARINDA KİTAP VE AŞK Ramazan Temelkuran / Şırnak Ajans  Geçen Cumartesi, bir yazar olarak Cizre Kitap Fuarı’ndaydım. Fuara değil de, bir ‘aşk şehri’nin kalbine konuk olmuştum sanki. Açık havada, bir sanat sokağına kurulmuş olan bu buluşmada, asıl görünen, kitaplara duyulan saf ve derin bir ilgiydi. İnsanların en çok yoğunlaştığı, en çok dokunduğu ve en çok konuştuğu kitaplar, Kürtçe olanlardı. Bu, sadece bir dil tercihi değil, köklü bir kültürel aidiyetin ve kimliğin sayfalarda yeniden nefes alışıydı. Bir yazar olarak, benim de Kürtçe yazdığım kitaplarıma gösterilen samimi alaka, beni hem gururlandırdı hem de duygulandırdı. Okurların, anadillerinde yazılmış her bir satırı özenle inceleyişi, edebiyatın en saf haline tanıklık etmek gibiydi. Ve elbette, bu toprakların ruhunda hep var olan bir tema, sokakta hepimizi birleştiriyordu: Aşk. Cizre denilince, akla Melayê Cizîrî’nin o ebedî aşk şiirleri ve Mem û Zîn’in trajik hikâyesi gelir. İşte tam bu kadim aşk geleneğinin gölgesinde, benim “Bir Türk Sevdim” adlı kitabıma da büyük bir ilgi vardı. Okurlar, bu kitabı ellerine aldıklarında, sadece modern bir aşk hikâyesi değil, asırlardır bu diyarda akan sevda nehrinin yeni bir koluyla da buluşuyorlardı sanki. Bu fuarda, göz temasları, içten sohbetler ve kitaplara duyulan saygı ön plandaydı. Bir yazar için en büyük mutluluk, yazdıklarının böylesine içtenlikle karşılanması, okurun kalbinde bir karşılık bulmasıdır. Cizre’de, hem anadilimdeki eserlerimle hem de evrensel bir duygu olan aşkı anlattığım kitaplarımla bu mutluluğu derinden hissettim. Bu sokak, sadece kitapların değil, yüreklerin de buluştuğu bir yerdi.