GURKÊL’İN YAŞLILARI
Metin RASTDİL
Bu haftaki yazıda Gurkêl’in tarihi coğrafyası ve mirlik sürecinden bahsetmeden Gurkêl ile ilgili en ünlü menkıbeyi yazacağım. 1994’te boşaltılmış olan Uludere (Qilaban) ilçesine bağlı Mijîn (Akduman)köyüne 2022 yazında gitmiştim. 1994’te tarihi Mijîn köyü dağılırken köy sakinlerinin çoğu Silopi, Cizre, Şırnak merkez ve metropollere göç etmişti. Mijîn’de dolaşırken halen Silopi’de yerleşik olup yazları köye gelen yaşlı bir ninemiz ile sohbet etmiştim. Onunla uzun uzadıya sohbet ederken bana ilginç bir anısını anlatmıştı. 1994’te Silopi’ye yerleştiklerinde bazı komşularının kendisine siz Goyîler yaşlılarınızı niye kaleden atıyorsunuz diye sorduğunu anlatmıştı. Yaşlı nine, öyle bir şey yapmadıklarını, bu geleneğin binlerce yıl önce olduğunu onlara anlatmak zorunda kalmış. Uludere’ye bağlı Hilal beldesinden olup Van’a yerleşen bir kişi, aynı suçlamayla karşılaştığını bana anlatmıştı yıllar önce. Şırnak merkeze bağlı Gundikê Melê (Balveren) köyünden olup Van’da yaşayan yaşlı bir ninemiz, Hilal’li kişiye Goyîlerin yaşlılarını kaleden attığını söylüyordu. Bu müthiş tarihsel hafızaya bakar mısınız…
Binlerce yıl önce olduğu düşünülen bir gelenek, kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşmış ve hala yaşlılarımızın dilinde…
Babam, Gurkêl’deki yaşlı ölüm geleneğini bana ilk kez on yaşımdayken anlatmıştı. Bir yaz günü Gurkêl Kalesi’nin karşı kıyısında Mîr Saîd Bey’in Çeşmesi’nde su içip kalenin zamana direnen sur duvarlarına bakarken anlatmıştı. İşte binlerce yıl sonra bile insanların suçlanabildiği Gurkêl’deki yaşlı ölüm hikâyesi.
Binlerce yıl önce Gurkêl’de yaşlıların mezarları yoktu çünkü belirli bir yaşa gelip artık yaşlı sayılan herkes kaleye çıkartılır ve kaleden Hîzil Nehri’ne doğru aşağıya atılırdı. Tam da kaleden atılma yerinin aşağısında yani suyun kenarında geniş düzlük bir taş vardı, bu taşın adı ölüm taşıydı. Kaleden atılanlar, ölüm taşına sertçe çarpar ve hayata veda ederdi. Ölüm Taşı, binlerce yıl sonra bile günümüzde hala yerinde duruyor. Elbette herkes zaten o yaşa ulaşamazdı. Hastalıklardan, savaşlardan ve çeşitli kazalardan dolayı zaten hayata veda edenler ölüm taşıyla tanışmazdı ama bütün bu badireleri atlatanların sonu ölüm taşında olurdu. Gurkêl’deki yaşlı ölüm geleneğinin neden ve hangi koşullarda başladığı ile ilgili var olan üç anlatıyı da kitabımda anlattım. Çok fazla yer tutmasın diye o kısmı geçip hikâyenin ana odağını anlatmak istiyorum. Menkıbeye göre, artık kaleden atılma yaşına gelen kişiyi ailenin oğlu, sırtına alıp kaleye kadar getirir ve gerisini kaledeki görevli askerler tamamlarlardı. Yine bir gün birisi, babasını sırtına alıp kaleden atılmak üzere yoldayken, ölüme giden babası gülmeye başlar. Tedirgin olmasını, korkmasını, ağlamasını beklediği babası gülmeye başlayınca evlat merak edip babasına neden güldüğünü sorar. Babası, kendisini ölüme götüren oğluna, şimdi sen beni kaleden atmaya götürüyorsun ya, senin oğlun da sana bunu yapacak, yani bir gün sen de benim gibi oğlunun sırtında ölüme götürüleceksin. Babası böyle deyince oğlu düşünür ve babasını kaleye götürmekten vazgeçer. Babasını evde saklayıp ölüme göndermeyen oğul, bunu bir şekilde başarır ve kimse babasının peşine düşmez. Menkıbeye göre Gurkêl’in kralı, bir gün tüm ahaliyi toplar ve onlardan uzun bir zamandır kullanılmayan eski bir aleti yapmalarını ister. Herkes evine dönüp o aleti yapmaya çalışır ama kimse başarılı olmaz. Kralın kendilerinden istediği aleti, babasını evde saklayan genç, artık iyice yaşlanmış babasına anlatır. Yaşlı adam, kralın istediği aleti yapar ve oğluna teslim eder. Aleti bir şekilde yapmaya çalışan herkes, kralın huzuruna çıkıp hünerini gösterir ancak kral hiçbirinin hünerini beğenmez. Yaşlanmanın yasak olduğu Gurkêl’de gizlice yaşlanan adamın oğlu, babasının yaptığı aleti, krala gösterince kral çok beğenir ve ona aleti yapan kişiyi huzuruna getirmesini ister. Oğlu endişelenip aleti kendisinin yaptığını söylese de kral, bu aletin büyük bir aklın ürünü olduğunu ve bunu ancak eskiyi bilen yaşlı bir adamın yapabileceğini söyler. Menkıbeye göre, yaşlı adam kralın huzuruna çıkartılır ve her şey ortaya çıkar. Menkıbenin bir versiyonuna göre kral, yaşlı adamı ve oğlunu affeder ve Gurkêl’de binlerce yıl süren kaleden atılma geleneği kaldırılır. Bir versiyona göre ise Gurkêl kralları, yaşlıları her zaman kendi iktidarlarına karşı bir tehdit olarak görüp yaşlıları kaleden atmaya devam ederler. [1] Velhasıl, Gurkêl’in yaşlıları başka bir yerde olmayan bir gelenekle yüzlerce belki de binlerce yıl kaleden ölüm taşına uzanan bir yolculukla hayata veda ediyorlardı. Gurkêl’deki yaşlı ölüm geleneği bir menkıbedir. Tür olarak sözlü tarihte kendisine yer bulmuş menkıbevî bir anlatı olarak sınıflandırabiliriz. Ama Gurkêl Mirliği, yüzlerce yıl ayakta kalmış, kalesiyle, Beyaz Köprü’süyle, mezarlıklarıyla canlı kanlı bir şekilde bölgenin tarihine damga vurmuş bir mirliktir. Gurkêl’in tarihsel coğrafyasına ve mirlik tarihine zaten ara ara bu satırlarda değineceğiz. Bugünlük yazımı Gurkêl’in yaşlılarına ayırmak istedim. Binlerce yıl sonra bile hala hafızalarda kendisine yer bulabilen yaşlılara…
Metin RASTDİL Şırnak Ajans

Dipnot: [1] : Gurkêl Okulu, Metin Rastdil, 2023.
