Bir Sınırın Ötesinde Hayat Mücadelesi
Abdulselam GÜLYEN – Şırnak Ajans
Silopi, Türkiye’nin güneydoğusunda, adeta bir jeopolitik kavşakta yer alan bir şehir. Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesi’yle komşu, Suriye ve İran’a uzanan stratejik konumuyla, uluslararası ticaretin nabzını tutan bir kapı. Habur Sınır Kapısı, bu küçük ilçenin ekonomik kalbi. Yıllık milyar doları aşan ticaret hacmiyle Silopi, sadece bir sınır ilçesi değil, aynı zamanda bölgenin ekonomik dinamiklerini şekillendiren bir merkez. Ancak bu hareketli ticaretin gölgesinde, bir başka gerçeklik yatıyor: “Karıncalar” olarak bilinen günübirlik işçilerin çileli hikayeleri.
Habur Sınır Kapısı, Silopi’nin geçim kaynağı. Ancak kentte fabrika gibi büyük işletmelerin eksikliği, istihdam olanaklarını kısıtlıyor. Bölgedeki pek çok insan, asgari ücretin altında, güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor. İşte bu noktada, ailelerine ekonomik katkı sağlamak isteyenler için sınır ticareti bir umut kapısı oluyor. “Karınca” tabiri, bu insanların mücadelesini en yalın haliyle anlatıyor. Günübirlik sınırın ötesine geçip, alın teriyle kazandıkları birkaç kuruşla evlerine dönen bu insanlar, adeta bir karıncanın çalışkanlığı ve azmiyle hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor.
Ne var ki, bu mücadele kolay değil. Sosyal medya platformlarında sıkça karşılaştığımız görüntüler, vicdanları sızlatıyor. Sınırda saatlerce bekletilenler, eşyalarına el konulanlar, insan onuruna yakışmayan muamelelerle karşılaşanlar… Her biri, bir ekmeğin, bir çocuğun okul masrafının, bir ailenin geçiminin peşinde. Ancak karşılaştıkları zorluklar, bu çabayı gölgeliyor. Gümrük kapılarındaki uzun kuyruklar, keyfi uygulamalar ve belirsizlik, bu insanların omuzlarına ağır bir yük bindiriyor.
Silopi’nin “karıncaları”, sadece bir ekonomik mücadele vermiyor; aynı zamanda bir insanlık sınavından geçiyor. Onların hikayesi, sadece bir sınır kapısının değil, bir bölgenin, bir ülkenin sosyo-ekonomik gerçekliğinin aynası. Peki, bu insanlar için ne yapılabilir? Gerekli mercilerin, bu sorunu görmezden gelmek yerine, kalıcı çözümler üretmesi şart. Günübirlik çalışanların haklarını koruyacak düzenlemeler, gümrük işlemlerinde şeffaflık ve adalet, belki de en önemlisi, bölgede istihdam yaratacak yatırımlar… Silopi’nin potansiyeli, sadece sınır ticaretine değil, sanayi ve üretime de ev sahipliği yapabilecek kadar büyük.
Silopi, konumuyla bir köprü, insanlarıyla bir umut merkezi. Ancak bu umudun gerçeğe dönüşmesi için, “karıncaların” sesine kulak vermek gerekiyor. Onların alın teri, sadece kendi ailelerini değil, bir bölgenin geleceğini de taşıyor. Bu yüzden, Silopi’nin hikayesini yazarken, sadece ticaret rakamlarından değil, insan hikayelerinden de bahsetmek zorundayız. Çünkü her bir “karınca”, bir ailenin, bir çocuğun, bir umudun sembolü.
Abdulselam GÜLYEN – Şırnak Ajans
