Tozlu Caddeler, Bitmeyen Kazılar ve Sessizlik
Abdulselam GÜLYEN / Şırnak Ajans
Vallahi bıktık, billahi bıktık! Bunu kibar kibar söylemeye gerek yok. Gözümüzün önündeki rezaleti süslü laflarla örtbas etmeye de. Durum apaçık ortada: Silopi, bir şantiye adasından farksız.
Hani derler ya, “memleketim.” Bizim memleketin hali ne? Birileri gelmiş, bir yerlerden düğmeye basmış; her köşe başı kazılmış. Sanki bütün şehre bypass ameliyatı yapılıyor. Hâlâ anlamış değilim. Bu işin bir planı, bir programı olmaz mı? Bir cadde bitmeden, hemen yanındakine neden başlanır?
Şu toz duman yok mu, o benim en çok canımı yakan. Sabah kalkıyorsun, camın kapalıyken bile içerisi zımpara tozu gibi. Arabanı yıkatıyorsun, daha beş dakika geçmeden üzerini kalın bir tabaka kaplıyor. Bu havayı soluyoruz biz! Çocuklarımıza bu kirli havayı yediriyoruz. Bir kentin en temel hakkı olan temiz hava, bizde lüks olmuş.
Bakın, ben bu kadar sorumsuzluk görmedim. Yerel yönetim, idareciler… Tamam, hizmet yapıyorsunuz, eyvallah. Ama bu nasıl bir koordinasyonsuzluk? Bu nasıl bir vurdumduymazlık? Bir işi yaparken insan, o işin yapıldığı yerde yaşayanı hiç mi düşünmez? Sanki Silopi’de insan yaşamıyor da, bomboş bir arazi üzerinde deneme yapıyorlar. Bir çukur kapatılır, hemen iki metre ilerisi yeniden açılır. Bu bitmeyen kazılar, bu sonsuz döngü neyin nesi?
### Asıl Çözümsüzlük: Toplumun Sessizliği
Ama asıl içimi acıtan… Ne yerel idarenin beceriksizliği, ne o bitmeyen toz. Benim asıl derdim, bizim sessizliğimiz. Bu karmaşa karşısında yükselmeyen ortak ses.
– **Esnaf kardeşlerim:** Dükkânınızın önünden geçen müşteri, toza batmamak için yolunu değiştiriyor. İşiniz aksıyor. Neden sesiniz çıkmıyor?
– **STK’lar, dernekler:** Hani siz halkın sesiydiniz? Bu kirlilik, bu düzensizlik karşısında neden tek bir açıklama yapmazsınız? Ne bekliyorsunuz? Şehrin tamamen yok olmasını mı?
– **Komşularım, Silopili hemşerilerim:** En çok da size şaşırıyorum. Her gün bu çileyi çekiyoruz. Evimiz kirleniyor, sağlığımız bozuluyor. Kahvede, evde homurdanıp duruyoruz ama neden toplu bir itiraz sesi çıkaramıyoruz?
İdareci, ses çıkmayınca “Demek ki memnunlar” diye düşünür. “Bir sustu, biz konuşmayı mı bırakacağız!” İşte bu laf, her Silopilinin kulağına küpe olmalı. Eğer biz bu sessizliği bozmazsak, bu toz duman bitmeyecek. Eğer biz, “Yeter artık, düzenli yapın bu işi!” demezsek, bu şehir, kendi kaderine terk edilmiş bir şantiye olarak kalacak.
Silopi’nin sahipleri biziz. Bu şehri seven biziz. Eğer hakkımızı aramazsak, bu rezalet daha yıllarca sürer. Bu içten gelen bir yakarış, bir sitem. Sadece bir kişi konuştu diye, arkamızı dönüp gitmeyelim. Konuşmaya devam edelim. Ta ki o son kazma vurulup, son toz zerresi temizlenene kadar!
Abdulselam Gülyen – Bir Sınır Kentinden Notlar
