Kürt Sahabe Caban El-Kurdi ve Kürtlerin İslam ile Tanışması
Erkan ÖZKALAY / Şırnak Ajans
Kürtlerin Araplarla ilişkileri, Hazreti Peygamber döneminde başlamış ve öncesine dayanmaktadır. Kürtlerin İslam dinine ne zaman geçtiği ve İslam’ı tercih etmeleri konusunda çeşitli iddialar ve tarihler bulunmaktadır. Bu konu, çoğu milliyetçi, ulusalcı ve bazı İslamcı yazarlar tarafından tartışılmış, tarihî veriler çarpıtılmış veya göz ardı edilmiştir. Ancak bağımsız ve tarafsız tarihçilerin kanıtları ve döneme eşit yaklaşan kaynaklar sayesinde Kürt tarihinin ve Kürtlerin İslam ile tanışmasının gerçekliği anlaşılabilir hâle gelmiştir.
Kürtlerin İslam Dünyasına Katkıları
Kürtlerin İslam dünyasına katkıları inkâr edilemez. Tarih boyunca Kürtler, din âlimleri, tasavvuf ehli, sultanlar (örneğin Selahattin Eyyubi el-Kurdi) ve Hazreti Muhammed döneminde yaşamış Kürt sahabeler gibi önemli şahsiyetler yetiştirmiştir. Bunlardan biri, Caban El-Kurdi’dir.
Caban El-Kurdi’nin Hayatı
Caban El-Kurdi, diğer adıyla Caban Ebu Meymûn (Meymûn’un Babası), dönemin önemli şahsiyetlerinden biridir. Bazı araştırmalar, Caban El-Kurdi isminin aslında “Gaban” veya “Gâvan” (Şivan – Çoban) olduğunu ileri sürmektedir. Bunun nedeni, Arap alfabesinde “g” harfinin bulunmaması ve yerine yumuşak bir harf olan “cîm”in kullanılmasıdır; dolayısıyla “Gâvan” ismi kayıtlarda “Caban” olarak geçmiştir.
Kürtlerin ve özellikle Kürt aşiretlerinin Arap Yarımadası ile ticari ilişkileri bulunmaktaydı. Bu ilişkiler, Kürtlerin İslam tarihi ve dini ile tanışmalarının önemli bir kaynağıdır. İnsanların mensup oldukları kavimle isimlendirilmesi yaygın bir gelenektir. Örneğin, Selman (r.a.) İranlı olduğu için “Selmanî Farisi”, Bilal (r.a.) Habeşî olduğu için “Bilalî Habeşî”, Süheyb (r.a.) Rumî olarak anılmıştır. Aynı şekilde Meymûn da o dönemde “Meymûn El-Kurdi” olarak anılmıştır.
Caban El-Kurdi’den İslam dönemi yazarları ve tarihçiler bahseder. Özellikle Zehebî, Peygamberimizden sonra sahabe olan ve tabiîn denilen ikinci nesilden Meymûn Bin Caban El-Kurdi’den söz eder. Arapçada “Meymûn” ismi “mübarek” anlamına gelmektedir.
İlginç bir yönü, dönemin sahih hadislerini bilmesine rağmen bunları kimseyle paylaşmamış olmasıdır. Hadis âlimleri, Meymûn İbn Caban’a “Baban niçin Peygamberimizden (s.a.v.) hadis rivayet etmedi?” diye sorduklarında, Meymûn şöyle cevap vermiştir: Babam hadis rivayetinden çok korkardı; herhangi bir ekleme veya eksiltme yaparsam günaha gireceğini düşündüğünden hadisleri paylaşmazdı. Kendisi Peygamberimiz (s.a.v.) ile birlikte olmasına rağmen, hem Allah’a hem de dine olan bağlılığından dolayı sözlerine ekleme veya eksiltme yapılmaması için hadisleri sonraki nesillere aktarmamıştır.
Bazı kaynaklarda, Caban El-Kurdi’nin bir savaş sonrasında esir veya köle olarak Mekkeliler tarafından satın alınmış olabileceği yönünde çeşitli söylentiler bulunmaktadır. Bu konu hâlâ tarihçiler arasında tartışmalıdır.
Kürtler, İslam öncesi ve sonrası dönemlerde Arap Yarımadası ile çeşitli ilişkiler kurmuş ve kendi iradeleriyle İslam dinini kabul etmişlerdir. Caban El-Kurdi gibi sahabeler, bu sürecin önemli simgelerindendir. Bu bağlamda Kürtler, kadim ve şerefli bir halk olarak İslam tarihine önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Erkan ÖZKALAY / Şırnak Ajans
Kaynaklar
1. İbrahim Bozkurt,Aşiretler Tarihi (İslam Öncesi ve Sonrası)
2. İbnu’l Esîr, Mizanûl-î Tidal Fî Nakdi’r-Rical, 2/3
3. Allâme Alûsi, Rûhu’l-Me’ânî, Îdaratû Tibeatîî Munurîye, Beyrut 3/122
