Semsür Hikayeleri 3

Bu ay hikayelerimizin üçüncüsünü yazdık.

Bundan önceki hikâyemizi Palanili ve Harunlu atalarımız dili nasıl öğrendi. Harun ile Palanili klanlar birbirilerini anlıyor muydu, nasıl anlaşıyorlardı. Önceki hikayede dil konusunu irdelerken, insanların ilk önce hayvan seslerini taklit ederek dillerini geliştirdiklerini anlamaya çalışmıştık. İnsanın dili yaratması en büyük meziyetidir demiştik. Bir bilim insanına atıfta bulunmuş, o bilim insanının insanı tarif ederken “insan konuşan bir hayvandır” dediğini yazmıştık. Bir başka bilim insanı da insanı “insan toplumsal bir hayvandır” dediğini hatırlayalım. Gözlemlerimiz de bize bu sözün doğruluğunu gösterirken, o bilim insanının tezinin ne kadar doğru olduğunu gözlemlemekteyiz.

Zira Palani ve Harun klanında yer alan kadın erkek bireyleri beraber, birlikte, dayanışma içinde yaşarlardı. Toplumsallaşma fikrî önem kazandı, bugün önemli olduğu gibi. Her birey bir başka bir bireyin yardımına muhtaç olduğunu tez zamanda öğrendi. Tek başına ava gitmenin ne kadar tehlikeli ve başarısız olduğunu anladı, birlikte hareket edince hem tehlikelerden korunmak hem de av da başarılı olduğunu anladı. Kadınları da erkeklere eşlik ediyorlardı. Kadında erkek gibi yiyecek topluyor, av avlıyordu. Bazı konularda erkekten daha da başarılıydı. Erkeğin pazılarının daha güçlü, kemik yapısının daha iri olmasının dışında pek de kadından farkı yoktu. Kadının erkekten daha yüce bir yaratıcı gücü vardı, doğurganlık. Erkek bu yüce işi yapamazdı. Tabi kadın bu yüce işi tek başına yapabilmesinde erkeğin gücüne muhtaçtı. Doğanın şartı idi. Hayvanlarda ve nebatatta erillik ve dişiliğin olduğu gibi. Kadın klan içinde güçlü konumunu sürdürdü. Klana hâkim olan kadındı. Yapılacak her iş kadının kararı ile yürümekteydi. Bu klan içinde kadının sarılmaz egemenliğini ifade ediyordu. Çok iyi bir at binicisiydi, çok iyi bir avcıydı kadın. Kadın hem kalan yönetiminden sorumluydu hem de çocuk bakımını üstlendiği için hâkimiyeti saygınlık uyandırıyordu. Kadının egemenliği bir hayvanın evcilleşme sürecinde kaybetme yoluna girdi.

Klan her gün büyüyordu. Palani’de klan büyüdükçe, Harun’da da büyüme devam ediyordu. Büyüyen klan yerleştiği yere sığmaz oldu. Yeni ihtiyaçlar baş gösterdi. Yeme işi çeşitlendi, giyim için yeni seçenekler bulundu. Yüz yıllar süren yaşam gözle görülür değişiklikler gösteriyordu. Günümüze on bin yıl kala, hava ısındı, buzullar eridi, toprak yumuşadı, sarp yerlerden daha elverişli alanlara taşınma şartı doğdu. On bin yıl önce at evcilleşti. Bu kolay olmadı. Atın evcilleşmesi diğer evcil hayvanlarından daha çetin oldu. Ama atın evcilleşmesi klanların hayatını kökten değiştirdi. Palani klanı, Harun klanı süvarileşti, atın sayesinde uzak yerler yakınlaştı. Klanın ufku genişledi. Dar alandan daha geniş bir alanda hareket ettiler. Klanlar arası iyi ve kötü ilişkiler yaşandı. Palanî klani pirini yurt edindi. Belki ilk yerleşik düzen Pirine yerleşenlerle başladı!

Her klan sahip olduğu yeri diğer klandan koruma gayretine girdi. Sahip olma duygusu gelişti. Önceleri hepimizin olanın yerini benim duygusu gelişti. Benim olanın korunması için emek verildi. Benim için olan için ölümü dahi göze alma duygusu üstün geldi. Günümüzde on bin yıl önce ekim, dikim, biçim hayatın vazgeçilmezi oldu. Toplayıcılıkla geçimin yerini, üreterek yaşam fikri aldı. Üretimin kaynağı topraktı. Toprağın önemi anlaşıldı. Bin yıllar sonra ozanların “benim sadık yarım kara topraktır.” Fikri filizlendi. Toprak önem kazanınca, klanlar arası toprağa sahip olma rekabeti de hız kazanmaya başladı. Klanlar arası rekabet kavgaya dönüştü.

Taşla, sopayla, sapanla kavga uzun zaman savaşın aletleri oldu. Kavgada galip gelen, mağlup olanın toprağına, malına mülküne el koydu. İlk haksızlığın başlangıcı idi bu. Bu zor kullanarak başkasına ait olanı gasp etmekti. Bu olaya da zafer denildi. Kavgada öne çıkana kahraman denildi. Kadının egemenliği savaşta başarı kazanan kahramanın yanında gölgede kaldı. Klanının otoritesi kavgada başarı elde edenin eline geçti. Kadın ikinci plana itildi. Kadının egemenliği sona erdi. Kahraman konumunu sağlamak, klanın güvenliğini başka klanlar karşısında korumak için silahlı, savaşçı bir güç örgütledi. İlk ordunun nüvesi atılmış oldu. Ordu klanın başının emirlerine bağlandı. Emir komuta kahramanın elindeydi. Klanın başı ordunun masrafları için klanın üretiminden pay aldı. Zaman içinde kahraman erişilmez güç olarak tanımlandı. Kahramana olağanüstü vasıflar yüklendi. Kahramanın adı değişti. Kral, Şah, Padişah, Çar, Mir, Şef, Nemrut, Firavun denildi. Bu unvanlarla anılanlar zaman içinde kendilerine ilahi, görünmez meziyetler yüklediler kral-tanrı olan tanımlandılar. Yeni bir kavram doğdu. Devlet. Devletin yönetiminden sorumlu olanlar kendilerine imtiyazlar verdi. Bu güç klana yabancılaştı. Güçlendikçe sahip olduğu alanı genişletti, yeni topraklar, yenin köleler elde etti. Zor kullanılarak, başkalarına ait olanı elde etmek olağanlaştı.

Devam edeceğim.