İnsanlığın düşüşü... Zeki SİNCAR
Zeki SİNCAR / Şırnak Ajans
Hayvanlar âlemini izleyen göz, orada süregelen kadim bir düzeni görür. Kurt, avını öldürür ama türünü yok etmez. Kartal, rızkını gökten alır ama hırsla gökyüzünü yağmalamaz. Karınca, kendi yolunu bilir; ne fazlasına el uzatır ne de dengesini bozar. Onların yasası yazılı değildir, ama doğanın dilinde daima okunur; denge, sadakat ve ölçü.
İnsana gelindiğinde bu denge bozulur. İnsanoğlu, aklı sayesinde diğer canlılardan ayrıldığını iddia eder. Fakat aklın rehberliği vicdandan kopmuşsa, ilerleme sadece yıkımı hızlandırır. Thomas Hobbes’un ünlü sözü burada yankılanır: “Homo homini lupus” – insan insanın kurdudur. Oysa kurt bile kurttan böylesine acımasız değildir.
Eskiden düşmanlığın bile bir hukuku vardı. Kadınlar, çocuklar ve masumlar korunurdu. Savaşın dahi bir ahlakı olurdu. Bugün bu sınırların kaybolduğunu görmekteyiz. İsrail’in Filistin’e yönelik zulmü bunun en yakıcı örneğidir. Çocukların üzerine yağan bombalar, insanlığın en temel değerlerini nasıl yitirdiğini göstermektedir. Nietzsche’nin uyarısı bugün daha anlamlıdır: “Canavarlarla dövüşen, dikkat etsin; çünkü onlarla savaşırken kendi de bir canavara dönüşebilir.”
Hayvan, hayatta kalmak için öldürür. İnsan ise çoğu zaman hırsı, kini ve çıkarı için. Mevlânâ’nın asırlar önce söylediği gibi:
“Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok; nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.”
Bu söz, insanlığın bugünkü hâlini ne kadar da çarpıcı biçimde özetler.
Gerçek vahşet, aslında hayvanda değil; aklını vicdanla buluşturamayan insandadır. Çünkü hayvan, doğanın bir parçası olarak varlığını sürdürürken, insan çoğu zaman doğaya ve insana yabancılaşır. Teknolojiyle göğe yükselen şehirler kurar, ama merhameti yitirdiğinde o gökdelenler aslında ruhsuz mezarlardan ibarettir.
O hâlde ilerleme nedir? Beton mu, makine mi, silah mı? Hayır. İlerleme, insanın kendi özüne dönmesinde, vicdanını ve merhametini yeniden keşfetmesindedir. Aksi takdirde medeniyetin ihtişamı sadece barbarlığın maskesi olacaktır.
Sonuç olarak, hayvanlar dengeyi korurken insan, kendi aklının kurbanı olmuştur. Gerçek ilerleme, vicdanla taçlanmamış bir aklın değil; merhametle yoğrulmuş bir kalbin eseridir. Ve belki de bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, doğanın bize asırlardır fısıldadığı o basit hakikattir: Yaşam, ancak saygıyla mümkündür.
Zeki SİNCAR / Şırnak Ajans