Başbakanım Sen Çok Yaşa… (Heybemdeki Yazılar)

Güzel memleketimden yaklaşık 20 gündür uzaklaşmıştım, bulunduğum yerden memleketime gelmem tam 24 saat sürdü. Bu uzun yolculuk yorsa da beni, sonunda memleketimde olacağım için kendimi çok mutlu hissediyordum, memleketime yaklaştıkça ne kadar çok özlediğimi, sorunları çok olsa da memleketimi. Ayrı düştüğüm memleketim, dostlarım, arkadaşlarım ve ailemi görme heyecanı ve mutluluğu sarmıştı beni…

Neyse fazla uzatmayalım, yolun sonuna gelmiştim. Yolun sonuna gelmemle birlikte, gördüklerime inanamamıştım. Şaşırdım, heyecanlandım ve de acaba 20 gün uzak olduğum memleketime mi, yoksa başka bir yere mi geldiğimi anlamaya çalışıyordum. Bu konudaki tereddüt ve şaşkınlığımı gidermek için gözlerimi epey ovuşturdum, ovuşturdukça karşıma daha önce hiç görmediğim şeyleri gördüğümü fark etmeye başladım. Tabi bu olanlar sadece benim başıma gelmemişti, daha önce de bir hiperaktif   hemşerimizin başına da aynı bu olaya benzer bir şeyler başına gelmişti.

Bahsettiğim kişi namı bölgeyi sarmış Abdullah, yani nam-ı diğer  halk dilinde ADO DİNO ….

Bizim Ado Dino, yıllar önce askerliğini bitirir ve memlekete yani Silopi’ye geri dönmek için terhisi aldığı şehrin yani Anakara’nın otogarına gider. Hepiniz bilirsiniz Büyükşehirlerde otobüs firmalarının yolcu bulmak için bağıran simsarları vardır. İşte onlardan biri, bizim ADO DİNO ya yolculuk nereye der, bizimki de Silopi’ye deyince, simsar bunu hemen alır o saatte kalkan otobüse bindirir. Bizimkisi de askeri bitirmenin mutluluğu ve şaşkınlığı ile tereddütsüz Silopi ye gideceğim diye, otobüse biner.

Ve Ado Dino’nun yolculuğu başlar, tabi Ado epey heyecanlı ve sevinçlidir, çünkü o da benim gibi ailesine, dostlarına, memleketine kavuşacaktır. Ama Ado Dino o yolculuğun sonunda benim gibi epey şaşırmıştır, hayatında görmediği değişiklikler görmüştür geldiği memlekette. Tabi Ado Dino başlar yemin etmeye “Vallahi biliyordum başkanın bize denizi getireceğini. Bizim memleketi ne kadar da hoş yapmış, deniz getirmiş, her tarafa park yapmış, ne kadar güzel olmışş Allah’ım” diyordu. Ama bu güzel rüyadan erken uyanmıştı. Çünkü bizim Ado Dino memleketi Silopi değil, yanlışlıkla SİNOP a gitmişti.

Evet, bende acaba öyle bir yanlışlığın kurbanımı olmuştum diye düşünmeden kendimi alamadım. Cizre’ye daha girmeden değişikliği fark ettim ve rüyadan erken uyandım. Etrafıma boş boş bakınıyordum yapılan çalışmaları anlamaya çalışıyordum, uykulu gözlerimle olup biteni anlamaya çalışıyor, kendime gelip toparlanmaya çalışıyordum. Çünkü gerçekten harıl harıl çalışan insanlar, iş makineleri vardı. Oysa bu tür çalışmalara alışık değildik, tabi birkaç saniyelik beyin jimnastiğinden sonra, olayı çözmeye başladım, çözdükçe de işin sırrının aslında memlekete yatırım amaçlı değil, BAŞBAKANIMIZIN gelişiyle ilgili olduğunu öğrendim. Bu hummalı çalışmaların, düzenleme ve yapılanmanın tek sebebi vardı o da Sayın Başbakanımızın memleketimize gelecek olmasıydı. Keşke dedim içimden. Keşke Başbakan çokça gelse memleketimize de bir nebze de olsa bizde bu güzellikleri görelim ve yaşayalım diye…

Oysa daha bir kaç hafta önce Silopi de görev yapan  Avukat Mehmet İhsan KALKAN, Karayolları Bölge Müdürlüğüne Duble yolların neden yapılmadığı, neden yeterince bitirilmediğini Bilgi Edinme Yasası gereğince bu durumu sorarken, Karayolları Bölge Müdürlüğü bunun sebebinin Ödenek Yetersizliğinden kaynaklandığını ve bu nedenle yolların bitirilmediğini belirtiyordu. Oysa Başbakanın geliş programının belli olması ile birlikte Karayolları tarafından durmadan çalışma yapılmış, bütün iş makineleri iş başı yapmış ve bu duruma ödenek ayrılmıştır. Acaba ödenek sadece Başbakanların sadece seyahatleri için midir, yoksa memlekette yaşayan herkes için midir ?

Oysa o yolları belki de Sayın Başbakan yılda bir kez bilemediniz iki kez kullanacaktı, oysa biz vatandaşlar bu yolları hergün ama hergün kullanıyoruz. Bu ne yaman çelişki demeden insan tutamıyor kendini. Daha birkaç hafta önce ödenek gelmiyor, o yüzden duble yol çalışmalarını yapamıyoruz diyen KARAYOLLARI’nın bugün bütün iş makineleri duble yol için seferber olduklarını görüyoruz. Daha duble yol yapım şokunu yaşıyorken,  Cizre Devlet hastanesinin önüne yetişmiştim ki, ne göreyim orada da aynı çalışma vardı, toz toprak içinde olan Hastane girişi, bugün asfaltlanıyordu. Hastaneyi de geçmiştik  ama çalışmalar hala sürüyordu bütün birimler seferber olmuştu. Cizre’nin girişindeki orta refüjünde makyajı yapılıyordu, bütün taşlar boyanıyordu. Yağmur sularının yolda birikmemesi için, yolda bulunan mazgalları bile yenileniyordu ve de boyanıyordu. Her yerin makyajlı olması gerekiyordu galiba, çünkü BAŞBAKANIMIZ geliyordu. Güzel görünmek zorundaydık galiba …..

Neyse ki Cizre’yi çıkmıştık. Başbakanımızın geliş programıyla birlikte acaba Silopi de neler vardı, ne tarz çalışmalar ve değişiklikler var dı?  Onu merak edemeden duramadım. Cizre’nin çıkışında hemen fark edildi değişiklikler, bir türlü onarılamayan uluslar arası yol, güzel boyalarla çizgiler çizilip, ipek yolumuzda makyajlanmıştı. Galiba biz bir günlüğüne de olsa Avrupa Birliği standartlarını yaşadık, ama sadece bir gün, o da Başbakanımız geliyor diye, oysa güzelim memlekette güzelim insanlarımızda bu standartları hak etmiyor mu sizce…

İlla ki Başbakanlarımızın mı gelmesi gerekiyor.

Acaba bunlara ne gerek vardı. Karayollarına ve öbür yetkililere Hz. Mevlana’nın güzel bir sözüyle cevap vermek istiyorum. ” Ya olduğun gibi ol, ya da göründüğün gibi ol”

Ayrıca aldığım son bilgilere göre, Sayın Başbakanımızın bölgeye yapacağı ziyaret, rahatsızlığı nedeniyle iptal edilmiş bulunmakta. Sayın Başbakanımıza buradan büyük geçmiş olsun dileklerimizi Haber 73 çalışanları olarak iletiyoruz. Sanırım programın iptali ile birlikte herkesin aklına Şener ŞEN in başrolünü paylaştığı SELAMSIZ BANDO filmi akla gelmiştir. Sizi bilmem ama bütün bu yaşananlar aklıma o filmi getirdi…

Halil Coşkun AZİZOĞLU

      2007