Bir Fotoğraf Karesine Sığmayan Gerçekler « Şırnak Ajans

Bir Fotoğraf Karesine Sığmayan Gerçekler

Hadi, romantizmi bırakıp gerçeğe bakalım. Adalet, umut, demokrasi…

Şırnak Ajans
Abdulselam GÜLYEN
Abdulselam GÜLYEN
Okuma Süresi

3 dakika

Yayınlanma 16:32 - 24 Ekim 2025
Güncelleme 16:32 - 24 Ekim 2025

Bir Fotoğraf Karesine Sığmayan Gerçekler

Abdulselam GÜLYEN / Şırnak Ajans 

Merhaba, güzellikleri bir kareye sığdırmaya çalışanlar! Ama durun, sahiden sığar mı bu kareye her şey? Adalet, umut, demokrasi… Hepsi bir fotoğrafın içine tıkıştırılabilir mi, yoksa bu sadece kendimizi kandırmak için uydurduğumuz bir masal mı? Gelin, bu sahnede kimin ne oynadığını, neyin eksik, neyin fazla olduğunu biraz didikleyelim.

Sizler, sosyal medyanın o ışıltılı dünyasında adalet kovalayanlar, umut kırıntıları arayanlar… Güzel, peki ama bu kovalamaca nereye varıyor? Klavyenin tuşlarına her vuruşta, her paylaşımda, her hashtag’te gerçekten bir şey değişiyor mu, yoksa sadece kendi yankı odalarımızda mı çınlıyoruz? Siyasetçiler nutuk atıyor, idareciler kararlar alıyor, sivil toplum örgütleri bağırıyor, çağırıyor; ama değişen ne? Sokaklar hâlâ aynı, adaletsizlik hâlâ baki, faşizmin gölgesi hâlâ tepemizde. O kırıntılar, sahiden midemi doyuruyor mu, yoksa sadece açlığımı mı bastırıyor?

Sosyal medya, evet, bir ayna. Ama o ayna çoğu zaman kırık, çarpık, yalan yanlış. Bir yanda özgürlük çığlıkları, diğer yanda linç kampanyaları. Bir yanda umut, diğer yanda nefret. Bu platform, adaleti arayanların megafonu mu, yoksa kutuplaşmanın hoparlörü mü? Gerçekten bir köprü mü kuruyoruz, yoksa sadece kendi kabilemizin ateşini mi harlıyoruz? O kareye sığdırdığımız umut, sahiden hepimizin umudu mu, yoksa sadece “bizimkilerin” mi?

Adalet, bir kelime olmaktan çıktı, bir yara oldu. Herkesin dilinde, ama kimsenin elinde değil. Faşizan bir havada demokrasi kırıntıları aramak, çöldeki serap peşinde koşmak gibi. O kırıntıları toplayanlar var, evet; ama topladıklarıyla ne yapıyorlar? Bir gencin gözlerindeki kararlılık, bir annenin duası, bir işçinin alın teri… Bunlar güzel sözler, ama karın doyurmuyor. Gerçek değişim, romantik cümlelerle değil, somut adımlarla gelir. Peki, o adımları kim atıyor? Siyasetçi mi, idareci mi, yoksa sadece klavye başında oturan bizler mi?

Bu fotoğraf karesine bakıyorum, ama gördüğüm şey eksik. O karede umut var, evet, ama bir o kadar da gerçeklikten kopuş var. Sosyal medyanın sahte ışığında kendimizi kahraman sanıyoruz, ama dışarıda dünya hâlâ aynı dünya. Faşizmin gölgesi, öyle bir iki hashtag’le dağılmıyor. Adalet, öyle bir kareye poz vererek gelmiyor. O kareyi dolduranlar, evet, bizleriz; ama neyi dolduruyoruz? Kendi egomuzu mu, yoksa sahiden bir farkı mı?

Merhaba, güzellikleri bir kareye sığdırmaya çalışanlar! O kareyi yırtın. Çünkü gerçek umut, bir fotoğrafta değil, sokakta, mücadelede, cesarette. Deklanşöre basmadan önce, kendimize soralım: Bu kareyi neden çekiyoruz? Kendi hikayemizi parlatmak için mi, yoksa sahiden bir şeyleri değiştirmek için mi? Cevap, o kırıntılardan daha ağır. Ve o ağırlığı taşımak, hepimizin borcu.

Hadi, romantizmi bırakıp gerçeğe bakalım. Adalet, umut, demokrasi… Bunlar bir kareye sığmaz. Ama bir yüreğe, bir akla, bir cesarete sığar. Yeter ki, o cesareti bulalım.


Bir Sınır Kentinden Notlar
Abdulselam Gülyen – Şırnak Ajans 


Bir Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir