Sessiz Çığlıklar Kürt Kadınlarının Karanlık Gölgesinde Yitip Giden Hayatlar
Abdulselam Gülyen – Şırnak Ajans
Bir kadın öldürüldüğünde, dünya bazen durur; yas tutar, öfke büyür, adalet çığlıkları yükselir. Ama ya o kadın Kürt’se? Ya o, dağların eteğinde, nehirlerin kıyısında, özgürlük hayalleriyle yoğrulmuş bir toprağın kızıysa? O zaman gölgeler uzar, sesler kısılır, vicdanlar uyur. Neden mi? Belki korkudan, belki unutuşun rahatlığından, belki de o yaraların hepimizi kanatmasından. Ama unutmayalım: Her sessizlik, bir başka kadının son nefesini çalar. Gülistan Doku’nun Munzur Nehri’nde kayboluşu gibi, Rojin Kabaiş’in Van Gölü sahilinde cansız bedeni gibi, bu kayıplar sadece birer isim değil; bir halkın, bir cinsin, bir kardeşliğin yarası.
Düşünün bir an: 2023’te Türkiye’de 315 kadın erkek eliyle katledildi, 248’i şüpheli ölümlerle karanlığa gömüldü. Ertesi yıl, 2024’te bu sayı rekor kırdı; 394 kadın cinayeti, 259 şüpheli ölüm – her biri bir fırtına gibi, ama Kürt kadınlarının payına düşenler, özellikle Güneydoğu’da, daha da ağır. 2025’e gelince, Ocak ayında bile 33 kadın öldürüldü, 32’si şüpheli şekilde yitip gitti. Eylül’de tek başına 27 kadın, evlerinde, sokaklarında, hayallerinde boğuldu. Ve bu sayılar, buzdağının görünen yüzü. Faili meçhullerin gölgesinde, özellikle Kürt coğrafyasında, kadınlar hem cinsiyetleri hem kimlikleri yüzünden hedef oluyor. Namus kisvesi altında, şüpheli intiharlarla, zorla evlendirmelerle, toplumsal baskılarla örülmüş bir ağda kayboluyorlar. Araştırmalar gösteriyor ki, 2008-2018 arası 1260 kadın cinayetinin çoğunda fail, evli oldukları ya da eski partnerleri erkekler; ateşli silahlar, kesici aletler, boğazlar… Ama Kürt kadınları için bu, bir katman daha ekliyor: Etnik ayrımcılık, devlet şiddetiyle iç içe geçmiş bir vahşet.
Gülistan Doku’yu hatırlayın. 21 yaşında, Munzur Üniversitesi’nde çocuk gelişimi okuyan o parlak gözlü kız, 5 Ocak 2020’de kayboldu. Beş yıl geçti, hâlâ nehri arıyor ailesi, hâlâ “Nerede?” diye haykırıyor. Soruşturma derinleşti, kamera kayıtları yeniden incelendi, gizlilik kararı getirildi – ama failler? Hâlâ gölgede. Abla Aygül’ün sesi titreyerek söylüyor: “Gülistan’ı bulmadan, o karanlıktan çıkarmadan durmayacağız.” Peki ya ailesi? O yorgun anne, yaşlı baba, kardeşler… Bir nişana, bir düğüne mi kavuşacaklar? Yoksa bu yara, ömür boyu kanayacak mı? Barış sürecinin o güzel sözleri, kardeşlik hayalleri – hepsi Gülistan’ın yokluğunda soldu. Ve bugün, 2025’te bile, dosya yeni gelişmelerle umut verse de, vicdanımız neden bu kadar geç uyanıyor?
Rojin Kabaiş ise, Van’da başka bir hikaye, ama aynı acının yankısı. Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde çocuk gelişimi öğrencisi, 27 Eylül 2024’te kayboldu; 19 gün sonra, 15 Ekim’de Van Gölü sahilinde bulundu bedeni. İntihar dediler önce, ama Adli Tıp raporu konuştu: İki ayrı erkeğe ait DNA, cinsel saldırı izleri, darp belirtileri. Baba Nizamettin’in ciğeri yanıyor: “Bir yıldır acı çekiyoruz, katilleri bulunsun.” Barolar, kadın örgütleri haykırıyor: Bu bir cinayet, politik bir dosya. Ama failler kim? Karanlıkta mı saklanıyorlar? Rojin’in hayalleri, o genç gülüşü, neden kamuoyunun vicdanında bu kadar az yer kaplıyor? Çünkü Kürt mü? Çünkü kadın mı? Yoksa ikisi birden, sistemin en zayıf halkası mı?
Bu sistematik vahşet, tesadüf değil. Kürt kadınları, hem patriyarkal zincirlerde hem etnik baskıda boğuluyor. Namus cinayetleri, zorla evlendirmeler, şüpheli ölümler – hepsi faili meçhul bir zincirin halkaları. 1990’larda binlerce faili meçhul, Kürt aydınlarını, aktivistlerini yuttu; bugün kadınlar devralıyor o yükü. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, cezasızlık kültürü, ayrımcı yasalar… Her biri bir kurşun. Ve biz? Neden rahatsız olmuyor vicdanımız? Belki çünkü bu acılar, uzak dağlarda, sessiz nehirlerde kalıyor; televizyonlara, sosyal medyaya az yansıyor. Ama her kayıp, hepimizin kaybı. Gülistan’ın ailesi gibi, Rojin’in babası gibi, o anneler gibi – hepsi aynı soruyu soruyor: “Neden ben?”
Dostlar, kardeşler, vicdan sahipleri: Bu sessizliği bozalım. Barış sürecinin her zerresini anlatmaya çalışan o umut, Gülistan için, Rojin için, binlerce isimsiz kadın için sessizliği bozalım. Failleri ortaya çıkaralım, adaleti yakalayalım. Bir nişana, bir düğüne, bir gülüşe kavuşsun o aileler. Kürt kadınlarının çığlığını duyun; çünkü o çığlık, hepimizin özgürlüğü. Unutmayalım ki, bir kadının gölgesinde karanlık uzarsa, hepimizin güneşi söner. Haydi, rahatsız olalım – ki yarınlar aydınlansın.

**Kaynaklar:**
1. Bianet, Kadın Cinayetleri Raporu, 2023.
2. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2024 Yıllık Raporu.
3. İnsan Hakları Derneği, Kadın Cinayetleri ve Faili Meçhuller, 2008-2018.
4. Anka Haber, 2024 Kadın Cinayetleri Verileri.
5. T24, Gülistan Doku Dosyası, 2025 Gelişmeleri.
6. Evrensel, Rojin Kabaiş Cinayeti ve Adli Tıp Raporu, 2024.
7. Mezopotamya Ajansı, Kürt Kadınlarına Yönelik Şiddet, 2024.
